19 Mart 2009 Perşembe

Final of Lionel

“Bultan gelicek di mi yavrum” diyip duruyordu arabanın arkasındaki yaşlı karı. Porno film çekmek için stüdyoya götürüyordum karıyı. Yarım saat kadar önce huzurevinden çıkarmıştım. İşim buydu; huzurevinden yaşlı karı kaldırıp, porno piyasasına satmak. Huzurevlerinde çalışan hademelerden yaşlı karıların soyadlarını öğreniyordum, ufak bir miktar karşılığı. Daha sonra, yaptığım sahte kimliklerle, kendimi akrabaları olarak tanıtıp karıları dışarı çıkarıyordum. “Gelicek teyze” diyip, arabayı sağa çektim. Semerkant’la buluşacaktık, stüdyonun yerini o biliyordu. Semerkant porno piyasasının ıcığını cıcığını bilirdi. 1976 yılında, bir hamile pornosu çekimi sırasında doğduğu söyleniyordu. Doğumun ardından Bolivyali annesi bunu terketmiş, porno stüdyosunun türk temizlikçisi de evlat edinip yurda kesin dönüş yaparken alıp getirmişti yanında. İnanıyordum buna, çünkü tam bir orospu çocuğuydu. Kendi doğum pornosuna mastrubasyon yaptığı bile soylenirdi ama zannetmiyorum. Kısa bir bekleyişten sonra “naber Taçsun abi” diyerek arabaya atladı Semerkant. “İyidir Semi” dedim. “Yeni karı bu mu abi” dedi. Başımı salladım. “Teyze sana inanamayacağın zevkler yaşatacağız” dedi arkaya dönüp. “Sen Bultan’ın arkadaşı mısın evladım” diye sordu yaşlı karı, masumca. “Bultan ne lan?” diyip baktı karının suratına aval aval. “Bultan oğlu galiba” diye fısıldadım. “Bultan’ı bilmem de teyze, bizde bi Altan var, boru gibi de malzemesi var” dedi ve kahkaha attı Semerkant... Karı zaten zavallı durumdaydı, Semerkant da üzerine gidiyordu. Bir süre sonra “karnım aç” dedi yaşlı karı. “Bu kadar erken yemek istiyorsan, Taçsun abim ıssız bi yere çeker birazdan” diyerek kahkalara devam etti. Sinir bozucuydu. Bir simitçinin önünde durdum. Arabadan inerken, “oğlum karper de alır mısın” dedi yaşlı karı. Semerkant, “istersen caterpillar alsın teyze” diyerek kahkalara boğuldu yine. Simitçide karper yoktu. Bakkaldan almak için etrafa bakındım biraz. Döndüğümde Semerkant arka koltukta, karıya kolunu atmış pozisyondaydı. “Beğendin galiba” dedim. “Abi eğleniyoruz işte yaa” dedi. Bi süre sonra karıyı boynundan öpme girişimlerine başladı Semi. “Oğlum aaaa” falan diyordu karı. Bi tünele girdik. Çıktığımızda ağzına almaya başlamıştı yaşlı fahişe. Semerkant gevremiş, boynunu arkaya atmıştı. “Buna eroin falan vermeye de gerek yok” dedim. “At kameranın önüne, daya malafatı.” Semerkant mı’ladı. Mı’lamaya devam etti sonra da. Mı’lama bittiğinde yaşlı karı ağzı bembeyaz şekilde dikiz aynasından bana bakıyordu. “Peçete var mı arabada” diye sordu. “Donuna sil” dedim. Sinirlenmiştim. Gazladım. “Aldanma çocuksu mahzun yüzüne” çalıyordu radyoda. Tesadüf değil dedim içimden. Daha sonra da “Uyandım sabah ile” çaldı ama bunun durumla hiçbir alakası yoktu. Bu duygularla stüdyoya geldim. Karı “sağol evladım” diyerek arabadan indi. Yiyeceği malafatların sayısını bilmiyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder